29.05.2013
Çarşamba

Ben tam sekiz tane salyangoz yuttum.
Onları öldürmedim, sindirdim.

İnsan vücudu ne muazzam! Toprak gibi. Bütün kötülükleri kabulleniyor, affediyor. Unutuyor. Ne yediğini bile unutuyor. Sevdiği kitapları, uçan kuşları unutuyor.
Ceviz ağaçlarını ve kurşun kalemleri yudumluyorum ben şimdi. Her şey güzel her şey leziz. Dünya da uzun bir çarşaf gibi seriliyor önüme. Oh mis! Bir tek gökyüzü. Huysuz bir çocuk gibi ağlıyor. Huysuz ve inatçı yağmurları kimse sevmez. Ben de sevmem. Hatta bu yağmurları şairler bile sevmez.
Fark ettim ki insanlarla anlaşamıyorum. Bir tavşan ne kadar ister ki insanlarla konuşmayı? Fakat ben bir tavşan değilim, bunu hep unutuyorum. Bugün fark ettim ben aslında konuşuyorum da çoğu zaman sesimi duyuramıyorum. Biraz zahmetli bir iş gibi geliyor bu bana. Yemek yemek değil okumak da değil ama konuşmak beni çok yoruyor. Konuştuğum kelimeleri sindiremiyorum artık. Böyle durumlarda kendimi bir şiir gibi hissediyorum. Asaf'ın en özensiz iki dizesi gibi sanki. Sanki güneşin en karanlık yüzü gibi. Güzel kırmızı bir kamyon gibi belki. Ama asla bir insan gibi değil.

Günün belli saatlerinde kendimi unutmaya çalışıyorum. Bu pek mümkün olmuyor. Ve yalnızca günün belli saatlerinde gülümsemeyi düşünüyorum. Gülmek bir ihtiyaç diyorlar, doğru. Yemek yemek gibi, abartmamak lazım. Ben mesela insan olarak anlamam türümün bu yersiz mutluluğunu. Oysa durmadan sigara içen balıkçılar da var. Günden güne çürüyen mısır tarlaları ve kendisini bir yaban domuzu gibi avlayan avcılar var. Evet gerçekten kendisini avlayan avcılar var. Bana kalırsa o güzel beyinlerini minik pembe bir domuza benzettikleri için yaparlar bunu. En ağır tüfekleriyle hedef aldıkları beyinlerine tek el ateş ederler.
Ben de bazı kitapları tek lokmada yutmak istiyorum mesela. Bu da biraz tuhaftır. Biraz daha düşününce henüz tanışmadığım sularda yüzmek ve hatta boyumu aşan yerlere derin kulaçlar atmak istiyorum. İnsan vücudu ve ilaveten aklı hakikaten çok muazzam! Her türlü engeli aşacak inanç mevcut bu bünyelerde. Sığmıyoruz kabuğumuza. Daima gelişiyoruz ve bununla beraber genleşiyoruz. Sağdan soldan çok fazla acıya yer var. Hatta ihtiyacımızda var. Şimdi şimdi düşündükçe anlıyorum besbelli konuşmak değil benim işim. Susuzluğumu giderme hissi ile yazmaya ara veriyorum.


Hiç yorum yok: